“Yorum Gücünü Halktan Alır. Koca Bir Halkı Susturmaya Kimin Gücü Yetebilir Ki...”
YÜRÜYÜŞ: İdil Kültür Merkezi polis tarafından nasıl basıldı. İşkenceyle gözaltına alındığınızı biliyoruz. Neler yaşadınız. Çalışma yaptığınız İdil Kültür Merkezi’nde neler yaşandı?
ALİ: Kültür Merkezimiz inşaat halindeydi. Bizim gözaltına alınmamızdan 3 hafta önce de basılmıştı. İnşaat nedeniyle kapı açıktı zaten. Kar maskeli, tepeden tırnağa silahlı kişiler birden içeri daldılar. Üzerlerinde polis olduklarına dair bir yazı yoktu. Hepimizin üzerine atlayıp döverek zırhlı araçların içine götürdüler. O zaman polis olduklarını anladık. Kültür merkezimizin her tarafını zırhlı araçlarıyla sardıklarını gördük. Hepsinin yüzü kapalıydı. Mahallemizde halkımızdan bağıran, tepki gösterenler oldu polise. Ama herkesi susturmaya çalışıyorlardı, üzerlerine silah doğrultarak evlerine gimeye zorladılar. Sokakta toplanan halkın üzerine gaz bombaları attılar. Çok panik halleri vardı, hızla bizi mahalleden uzaklaştırdılar. Amaçları arama yapmak değildi. Bizi gözaltına alıp susturmak istiyorlardı.  

DİLAN: Baskın gündüz gözüyle gerçekleşti. Bildiğiniz gizli gizli, sinsice içeriye girdiler. Bizim iddianamede kendilerinin polis tanıtma kartlarını gösterdiklerini yazmışlar. Oysa ki baskına gelen polisler bağırmaktan ve vurmaktan başka hiçbir şey yapmadılar. Hepimiz farklı farklı odalardaydık işimizi gücümüzü yapıyorduk doğallığında. Polisin baskın yapma nedeni tamamen işkence ve talan etmek içindi.

SULTAN: Gördüğümüz en çarpıcı şey baskın yapmaya gelen polislerin nereye geldiklerinden ve ne yaptıklarından haberlerinin olmamasıydı. Önce aşağı kafeye geliyorlar ve orda bir işçiyi gözaltına alıyorlar, herhangi bir arama kararı yok, gözaltı kararı yok aşağıda kim olduğunu, ne iş yaptığını, ne için orda olduğunu bilmedikleri bir işçinin gözaltına alınması halka düşmanlığın apaçık bir göstergesidir. Polisler yukarı çıktığında elbette tepki gösterdik. Kültür merkezimizde herkese kapımız açıktır ama içeri silahlarla girip, enstrümanlarımızı parçalayanlara, kültür merkezimizi arama bahanesiyle kırıp dökenlere, bizi işkenceyle gözaltına alanlara, halk düşmanlarına açık değildir, bu durumda kimseye hoşgeldin diyemeyiz. Bizi gözaltına alırken merdivenlerden aşağı fırlattılar, çevik otobüsünde de yine işkence devam etti otobüste bir çevik tırnak etlerimi yolarak, tokat atarak işkence yaptı, bizi ters kelepçeli biçimde saatlerce beklettiler.

 HELİN: Hırsızlar, hırsızlık yapacakları bir yere nasıl giriyorlarsa polisler de kültür merkezimize öyle geldiler. Yüzleri maskeli, baştan aşağıya simsiyah, titrek parmakları tetikte, korkularını böğürtüleriyle bastırmaya çalışarak, panik bakışları dolaşıyordu üzerimizde. “Neden bastınız, ne yapıyorsunuz?” sorumuza verecek bir cevapları yoktu. Haklı bir gerekçeleri, ellerinde bir arama kararı dahi yoktu. Haklı olan böylemi gelir? Baskının kendisi gayrimeşru. Sorumuza cevapları “ne yapıyorsunuz lan burada?” demek oldu. Sanırım bu, cevabını milyonların bildiği bir soru. Grup Yorum üyeleri İdil Kültür Merkezi'nde ne yapıyor?
O süreçte hatırlarsanız birçok demokratik kurum hakkında kapatma kararı çıkmıştı. Ardı ardına dernekler basılıyor mühürleniyordu. Halka verilmedik istenen gözdağının cevabını halk en güzel şekilde, mühürleri söküp atarak veriyordu. Gündüz gözü askeri bir operasyon gerçekleştiriyorlarmışçasına kültür merkezimizin basılmasının nedeni de Grup Yorum nezdinde halka göz dağı vermek demektir. Yorum gücünü halktan alır. Koca bir halkı susturmaya kimin gücü yetebilir ki? Attıkları her tekme, yumruk, hakaretler, küfürler hepsi bunun hazımsızlığının göstergesidir. Ancak bakın bunca şeye rağmen biz yine buradayız, burada olacağız.

YÜRÜYÜŞ: Gözaltında neler yaşadınız?
ALİ: Çevik otobüsüne koydukları andan itibaren, küfür ettiler ve ellerimiz arkadan kelepçeli olmasına rağmen yüzümüze, sırtımıza, ayaklarımıza tekme atıyorlardı. Vatan Polis Karakoluna götürdüler, orada ellerimiz kelepçeliyken üstümüzü zorla aradılar. Bu arama anı da bir işkenceydi. Yerlerde sürükleyerek arama odasına götürüyorlardı. "Bu odada kamera yok, güzel" diye tehdit ederek, tekmeler atarak üstümüzde ne varsa aldılar. Ellerim arkadan kelepçeliyken iriyarı bir polis kolumu kırmak amacıyla havaya kaldırıp kelepçeli kolumun üzerine yere fırlattı.  Herbirimize benzer işkenceler yaptılar. Grup Yorum'a küfür ediyorlardı.
Oradan Gayrettepe karakoluna götürdüler. 5 gün boyunca orada tuttular. Sadece bir defa sağlık kontrolüne götürdüler. Hastanede sıradan halka Grup Yorum'u anlattık, Halkın sanatçılarının susturulamayacağını anlattık. Rahatsız oldular. Biz kendimize o kadar güveniyoruz ki, her yerde haykırıyoruz. Onlar ise suçlarını gizlemenin telaşı içindeler. Bizi gözaltına almalarını anca yalanlarla aldatarak anlatıyorlar. Bizi tekrar sağlık kontrolüne götürmediler. Doktor olduğunu söyleyen bir kişiyi getirdiler, hücrelere. Hücrenin içinde muayne olmayı kabul etmedik. Doktora da anlattık, bu yanlış, böyle uygulamaları kabul etmeyin dedik. Savcının yazısı üzerine hastahanenin gönderdiğini söyledi doktor.
Gözaltındayken moralimizi bozmadık, sürekli sloganlar attık, marşlarımızı söyledik.

DİLAN: İşkence gözaltına alındığımız andan itibaren başladı zaten. Gözaltına alındığımız aracın camları bile yoktu. Siviller ve çeviklerin saldırıları aracın içerisinde de devam etti. Vatan siyasi şubeye götürüldük. Üst araması adı altında her türlü işkenceyi yaptılar. Özellikle kafa bölgemize vuruyor, taciz ediyorlardı. Ağıza alınmayacak küfürleri hiç eksik değildi dillerinden. Aslında beyinlerinin kirini akıtıyorlardı. Biz bunu gördük o an. Daha sonrasında Haseki Hastanesi’ne götürüldük. Orada da beklettikleri yerde "yüzünü duvara döneceksin" deyip kafamı duvara vurmaya başladılar. İşkencecilere dönüp şunu söyledim "bizim yüzümüz halka dönüktür ya sizin, neden kar maskesi takıyorsun ki" dediğimde kafama vurmayı bıraktı. Ters kelepçelenerek tekrar gözaltı aracına konuldum. Gayrettepe'de de aynı işkencelere maruz kaldık. Parmak izinde bir ara nefes alamayacak kadar kötü oldum. Üzerimde kaç kişinin olduğunu bile hatırlamıyorum. Yarı baygın bir vaziyette nezarethaneye götürdüler.  5 gün boyunca hastaneye götürmediler. Muayene hakkımızı gasp ettiler.

SULTAN: Gözaltında düşmanca davrandılar, bizi zorla ve işkenceyle bindirdikleri çevik otobüsünden kendi ayaklarımızla inmeyecektik elbette bu çok meşru birşeydir, ne için gözaltına alındığımızı bile bilmiyoruz. Her anı işkenceye çevirdiler arama esnasında oturduğum bir sırada bir sivil polis ben ters kelepçeli haldeyken önce boğazımı sıktı sonra beni yere fırlattı, üstümü arama bahanesiyle 2 polis üzerime çullandı ve biri sürekli nefessiz bırakacak şekilde işkence yaptı, saçlarımı çekti. Daha sonra Gayrettepe Karakoluna götürülürken içeri soktuklarında bilerek kafamı duvarlara vurarak götürdüler bundan kaynaklı gözümde şişlik oluştu, ayrıca dudağım patladı. Özel olarak işkence yapacaksınız denmiş ve de onlar onu uyguluyorlardı, bu çok netti. Biz herşeye rağmen moralli ve coşkuluyduk yine marşlarımızı söyledik, türkülerimizi söyledik asla başımız yere eğilmedi, esas korktukları türkülerimizdi ve biz de hep birlikte türkülerimizi, şarkılarımızı söylemeye devam ettik... Onlar insan içine çıkamayacak kadar korkaklardı, bizim yüzümüze bakmaya da cesaretleri yoktu, bizimle tartışacak ne yüzleri ne de akılları vardı...

HELİN: Slogana tahammülleri yoktu. Grup Yorum halktır susturulamaz tarih içerisinden süzülerek bugüne gelen bir slogandır. Bu sloganı ağız kapamayla, tokatla, kudurmuşçasına saldırmakla susturamazlar. Her saldırılarına cevap olan sloganlarımız, marşlarımız vardı dilimizde. Kaba dayağın yanı sıra psikolojik olarakta saldırıyorlardı. Şunu da aldık bunu da aldık diyerek moral bozmaya, biz marş söylerken kendileri yönlendirmeye çalışarak hakimiyet sağlamaya çalışıyorlardı. Şu şarkı söylüyor bakalım sesi nasılmış diyerek boğazımıza yapışıp, şu gitar çalıyormuş bir parmaklarına bakalım deyip adeta kırmaya çalışıyorlardı. Darbe aldığımız, ağrıyan ya da önceden sakatlanan yerlerimize özellikle vuruyorlardı burasımıydı diye sorarak. Üst araması, hastahane, parmak izi, hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı bu insanlık suçunu işlemek için, işkence yapmak için.



Yorum Gönder

 
Top